23 Aralık 2014 Salı

Burçlar ve Hediyeler


   
   Yeni Yıl yaklaşıyor, malum hediye zamanı, çoğumuz için yeni yılın en zevkli ve renkli kısmı... Kim sevmez ki hediye almayı, hediye vermeyi, o rengarenk hediyelikler arasında dolaşıp seçmeyi. Hediye almakta vermekte mutlu eder insanı, hediye verdiğimiz kişinin gözlerinde ki ışıltı ile dünyalar bizim olur. Ama öncesinde uzun uzun da düşünürüz ne almalıyım, neden hoşlanır, ne alırsam mutlu olur diye, doğum günleri, yeni yıl ve özel günlerde, her seferinde aynı soru işareti kafamızda ''acaba ne alsam?''
 Hediyenin en uygunu kişinin karakterine ve zevklerine uygun olanıdır, en doğru hediyeyi böyle seçebiliriz. Burçların kişi karakterinin iyi bir belirleyicisi olduğunu düşündüğüm için kendi deneyim ve gözlemlerimi de katarak burçlarla ilgili ufak bir araştırma yaptım. Kim bilir bana uygun gelen bu görüş belki sizinde işinize yarayabilir ve size ufak ipuçları verebilir.


   Koç: Maceraperest, dışa dönük, sabırsız, enerjik Koçlar alışılmamış, değişik hediyelerden hoşlanır. Hareketli, özgürlüğüne düşkün ve sporu severler. Zevkleri abartılıdır, uzun ömürlü, uzun süre kullanabilecekleri eşyaları tercih ederler. Her zaman bakımlı ve markaya düşkün Koçları canlı renklerdeki giyim aksesuarları, kırmızı bir atkı, bere, şık bir şal, eşarp, gösterişli takılar, mutfak aksesuarları, bakım ürünleri, şık bir çakmak, spor ayakkabı, ilginç t-shirtler memnun eder. Metal objeleri ve antikayı da severler.

  Boğa: Huzurlu, sakin, alımlı, alışkanlıklarına  ve konfora düşkün Boğaları memnun etmek zordur, Bulundukları ortamın hem maddi hem manevi açıdan rahat olmasını isterler. Dekorasyonda klasik modellerden, giyimde renkli ve frapan tarzdan hoşlanırlar, Boğazlarına düşkün Boğaları kaliteli ve şık bir kutu çikolata memnun edecektir. Müziği severler, bahçe ve çiçeğe düşkündürler. Dış görünüşe önem verirler. Güzellik ürünleri, etkileyici bir parfüm, gösterişli bir yüzük, deri bir cüzdan veya bir iş çantası, yünlü ekoseli bir battaniye, şarap kadehleri, şık bir vazo, doğal eşyalar ve ya ahşap aksesuarlar ilgilerini çekebilir.                                                                    

   İkizler: Entellektüel, değişken ruhlu, sosyal
ilişkileri kuvvetli, her türlü yeniliğe açık olan İkizlere hediye almakta zorlanmazsınız. Sonsuz bir merak ve öğrenme istekleri vardır. Onları oyalayacak şeylerden hoşlanırlar, okumaya ve resme düşkündürler. Biyografik kitaplar, ilgi çekici ışıltılı t-shirtler, orijinal takılar, kol saati, seyahat çantası, zeka oyunları, kum saati, mistik tablolar, bir süveter ya da bir gömlek onları memnun edecektir. Aksesuar tutkunudurlar, çanta, gözlük, kemer ve takılara düşkündürler. Cam veya parıldayan metal malzemelere hayrandırlar, evlerinde fazla eşyayı sevmezler. İletişim onlar için vazgeçilmez bir olgudur.

   Yengeç: Yaratıcı, sadık, duygusal ve evine düşkündür Yengeçler, evle ilgili hediyeler ve her türlü mutfak eşyası mutlu eder onları. Modaya ve tasarıma eğilimi olan Yengeç'e doğal dokumalı giysiler, esprili kravatlar, şık bir çerçeve, şamdan, abajur, dekoratif yastıklar, sallanan bir koltuk alabilirsiniz. Antikaya meraklıdırlar eski bir sürahi, porselen bir bebek ve değişik heykelleri severler. Aksesuara düşkündürler, favori rengi gümüştür. Hassas, romantik Yengeçleri İnci bir kolye, romantik bir dvd, bir buket beyaz Gül de memnun edecektir.

 
   Arslan: Cesur, gururlu, kendine güvenen, lükse ve ihtişama düşkün Arslanlara alacağınız hediyenin kaliteli ve gösterişli olmasına dikkat edin, Dikkat çeken, marka olan ,göze hoş görünen şeylerden hoşlanırlar, Parlak ve canlı renkleri severler. Gösterişli bir kazak, taşlı bir yüzük, etkileyici bir parfüm, şık bir çay takımı, orijinal bir vazo, altın varaklı objeler, kristal aksesuarlar, pahalı tablolar, gösterişli heykeller, deri tavla ya da satranç takımı, gümüş bir kül tablası, şık kol düğmeleri veya kaliteli bir kol saati alabilirsiniz onlara.

   Başak: Titiz, kuralcı, düzenli, duygularından çok mantığıyla hareket eden Başaklar için seçeceğiniz hediyenin fonksiyonel ve kullanışlı olmasına dikkat edin. Pratik olarak kullanılabilen şeylerden hoşlanırlar. Cd kutuları, kartvizitlik, kalemlik, düzenleyici aparatlar gibi. Doğa ve düzen hastasıdırlar. Doğal ve modası geçmeyecek tarzda giysiler seçerler. Deri eldivenler, kaliteli kemerler, çiçekli bir kravat, doğal kumaştan  ve naturel renkte giysiler onlar için uygundur. Sağlığına düşkün oldukları için bakım ve temizlik ürünleri, çiçek kokulu parfümler severler. Geleneklere düşkün olması sebebi ile el işi, işlemeli örtüler, küçük biblolar, doğal eşyalar, antika eşyalar da ilgilerini çekebilir.



      Terazi: Uyumlu, estetik, duyarlı, sanatçı ruhlu Terazilere alacağınız hediyenin zarif olmasına özen gösterin. Ortamlarında huzurlu bir şıklık yaratırlar, kaba ve büyük materyalleri asla sevmezler. Sevgi dolu Teraziler kalpli objeleri, egzotik kuşları, çiçek figürlü objeleri çok severler. Güzelliğe ve sanata düşkün oldukları için şık bir şal, asimetrik kesimli bir giysi, bir şapka, zarif takılar, kaliteli makyaj setleri, değişik fincanlar, kadehler, zarif biblolar, orijinal tablolar, yumuşak renkli yastıklar, gül desenli aksesuarlar yanında pembe bir Lilyum demeti onları memnun edecektir. Sanata tutkun olan Teraziler hobilerini de yaşadıkları ortama yansıtabilirler.


   Akrep:  Çekici, Sezgileri güçlü, tutkulu, derin duyguların kişisi olan Akreplere sevginizi ifade edecek özenle düşünülmüş hediyeler tercih etmelisiniz. Maddeye düşkündürler, lüks eşyalardan ve gizemli atmosferlerden hoşlanırlar. Deri kıyafetler, siyah giysiler, kırmızı ve siyah renkte aksesuarlar, değerli taşlı takılar, büyük mumlar, evrak çantası, masa saati, mistik biblolar, renkli cam objeler, köşe lambası, deri mobilyalar, satranç takımı, korku ve gerilim romanları, heavy metal cd ler onlar için uygundur. Kolleksiyon parçaları toplamayı severler. Çoğu sigaraya düşkün olduğu için şık bir çakmak, puro takımı veya gümüş bir tabla da seçebilirsiniz onlar için.


   Yay: Maceracı, esprili, hareketli, sportmen, dağınık Yaylar için sıra dışı hediyeler seçmelisiniz. Yeni yerler görmeyi, seyahat etmeyi ve spor yapmayı severler. Rahat ve sportif kıyafetleri, pratik ve kullanımı rahat eşyaları tercih ederler. Değişik kültürlere ait objeler, piknik yada seyahat çantaları, spor tarzda kolye veya bir bileklik, spor ayakkabı, eşofman, polo yakalı bir süveter, pusula, matara, çakı, anahtarlık, ayna, aqua parfümler, etnik tablolar onlar için uygundur.

   
   Oğlak:Ciddi, hırslı, azimli, ağırbaşlı, dakik Oğlaklar için dekoratif ve kullanışlı hediyeler seçilmelidir.Tutarlı ve kuralcı oğlaklara hediye seçmekte zorlanabilirsiniz. Geçmişe önem verirler. Şekilleri güzel olan değişik şeylerden hoşlanırlar. İddialı ve değişik takılar, koyu renk şık kıyafetler, klasik parfümler, fildişi biblolar, porselen takımlar, kaşmir bir bluz, şık bir el çantası, deri bir cüzdan, çerçeve, ahşap aksesuarlar, fonksiyonel bir kalem, saat, klasik kitaplar, klasik müzik Cd leri,  antika eşyalar ilgilerini çeker.


   Kova: Entellektüel, zeki, sıra dışı, bağımsız, egzantrik, modern görüşlü kovalar için değişik ve farklı hediyeler seçmelisiniz. Alışılagelmemiş şeylerden hoşlanırlar. Eski ile yeni arasında değişik modelleri ve eşyaları severler. Modayı çok takip etmezler, rahatlarına düşkün oldukları için istedikleri gibi özgürce ve ilginç giyinirler. Orijinal şişeler içindeki parfümler, değişik içkiler, fotoğraf makinesi, bilgisayar aksesuarları, teleskop, zeka oyunları, Bilim kurgu ve fantastik filmler, kitaplar, sürrealist tablolar, masa lambası, orijinal takılar, değişik objeler ve heykeller hoşlarına gider. Evlerine kendilerini zamanın çok ilerisinde veya çok gerisinde hissettirebilecek eşyalar almanız onları memnun edecektir. Çay ve kahveye düşkün olmaları nedeni ile onlara çay veya kahve makinası da alabilirsiniz.


   Balık: Duygusal, romantik, sezgileri güçlü, duyguları ile hareket eden Balıkların güzellik ve estetik duyguları çok gelişmiştir, hediyenin her çeşidinden hoşlanırlar, hediyenin romantik olmasını göz önünde bulundurun. Nostaljik kıyafetler, kadife bir ceket, ipek giyim aksesuarları, banyo sabunları, bakım kremleri, kokulu mumlar, parfümler, cam objeler, biblolar, hasır veya doğal malzemeli aksesuarlar , denizi yansıtan objeler, mutfak aksesuarları onları memnun edecektir. Müzik ve sanata eğilimlidir Balıklar bu nedenle chill out cd'ler, sanat kitapları, akvaryum, bir gemi maketi de onları sevindirebilir.



   Unutmayın hediyenin büyüğü küçüğü yok, ufacık bir hediye bile karşınızdaki insanı mutlu etmeye yeter. Ne dersiniz mutlu olmayı ve mutlu etmeyi hak etmiyormuyuz?
Sevgiyle ve hep mutlu kalın...









Paskalya Çöreği




Malzemeler:

1 bardak Ilık Süt
1 bardak Sıvı Yağ (veya 1/2 paket eritilmiş Tereyağı)
3 Yumurta (1 tanesi üzeri için ayrılacak)
6 kaşık Toz Şeker
1 tatlı kaşığı Tuz
2 paket İnstant Kuru Maya
1 kaşık Mahlep
Aldığı kadar Un (yaklaşık 3-4 bardak)

Üzeri için:
1 Yumurta Sarısı
Susam, file Fındık yada Badem

Yapılışı:

-Ilık sütün içerisine mayaları ekleyip eritin
-Un hariç tüm malzemeyi bir kaba koyup karıştırın, mayalı sütü ekleyin
-Unu ekleyip kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yoğurun
-Yoğurduğunuz hamurun üzerine nemli bir bez örtüp sıcak bir ortamda 1-2 saat mayalandırın
-Hamuru önce 2 ye bülün, hamurlardan her birini 3 eşit parçaya ayırın
-3 parçaya elinizle çubuk şekli verin
-Hamurları uçlarından birleştirip saç örgüsü şeklini verin
-Diğer hamuruda aynı şekilde örün
-Paskalya çöreklerini yağlı fırın kağıdı serilmiş tepsiye alıp 30 dak. daka mayalandırın
-Mayalanan çöreklerin üzerine yumurta sarısı sürüp, fındık veya susam serpin
-180 C önceden ısıtılmış fırında yaklaşık 20 dak. üzerleri kızarana kadar pişirin.


Afiyet Olsun...



27 Kasım 2014 Perşembe

Yeni Yıl Ruhu



    Yeni Yıl dönemi oldukça renkli geçer, caddeler, çarşılar, vitrinler ışıl ışıldır, ağaçlara rengarenk ışıklar asılır, çam ağaçları süslenir, her yer kırmızı, yeşil ve beyaza bürünür.
Havanın dondurucu soğuğuna rağmen dolaşmak, vitrinleri seyretmek keyiftir bu zamanda, ışıl ışıl sokaklardan geçerken gözümüz hep pencerelerdedir, her pencerenin önünde süslü, ışıklı bir çam ağacı vardır. Evlerde her yıl raflara kalkan yeni yıl süsleri ortaya çıkar, çam ağaçlarına rengarenk, sevimli süsler asılır, minik melekler, Noel babalar, geyikler, çanlar, rengarenk toplar, kar taneleri. Yanıp sönen ışıklar ile ışıl ışıldır çam ağaçları, en tepesinde de aydınlık bir geleceği temsil eden kocaman bir yıldız.


Yeni yıl'da çam ağacı süslemesi 16. yy Kuzey Avrupasında bir Kelt geleneği olarak ortaya çıkmıştır. Yeşil Ağaç verimlilik, bereket ve üretkenliğin sembolü olarak kabul edilir. Noel döneminde meydanlarda ve evlerde çam ağaçları süslenirdi. Süsleme için mevsimsel yemişler, evde yapılan süsler kullanılır, şömine başına asılan el örgüsü kırmızı çoraplar içine hediye paketleri bırakılırdı. Başlar da ormanlardan kesilen çam ağaçları kullanılmışsa da günümüzde ağaç kesmek yerine plastik çam ağaçları gerçeğinin yerini almıştır. Halen Avrupa'da meydanlarda kocaman bir çam ağacı süslenir, caddeler ışıklandırılır, Noel Pazarları kurulur.


   Yılbaşını kutlama amacı Hristiyanlıkta İsa'nın doğumunun, Müslümanlıkta ise Yeni yıl başlangıcının kutlanmasıdır. Kökeni itibarı ile dinsel bir bayram olsa da günümüzde miladi takvimi esas alan, ulusların yeni yıl başlangıcı için kutladığı bir etkinlik olmuş, dinsel bir bağlamdan öte kültürel bir anlayışa dönüşmüştür. Bu dönem de hediyeler alınır, kutlamalar yapılır, yeni yıla iyilik, bereket, refah, huzur, barış beklentileri ve dilekleri ile girilir.




 Günümüze kadar süre gelen bu gelenekle beraber kutlamalar ve süslemeler şimdilerde oldukça zenginleşmiştir. Süslü çarşılar, rengarenk vitrinler, ışıl ışıl meydanlar dünyanın her yerine yayılmıştır. Sadece alışveriş yapmak için değil de özellikle bu büyülü atmosferi yaşamak için gidilir bu ortamlara ve böylece kış ayının puslu, soğuk ve iç karartıcı havası biraz olsun dağılır, her yeri renkli ve ışıltılı Yeni Yıl ruhu kaplar.

   Soğuğu fazlasıyla hissettiğimiz şu günlerde en iyisi çıkın dışarı ve bu sihirli atmosferi doyasıya yaşayın, bol ışıltılı çarşılarda, caddelerde gezinin, alışveriş yapın, hediyeler, kokina çiçekleri alın, hele bir de kar yağıp bembeyaz olursa her yer değmeyin keyfimize, bu büyülü atmosfer böylece tamamlanmış olur.

Bol renkli, ışıltılı, keyifli bir yıl olsun hepimize...













Zencefilli Kurabiye





Malzemeler:

250 gr Tereyağı (yumuşak)
1 Yumurta Sarısı
1 bardak Pudra Şekeri
4 bardak Un
1 paket Vanilya
1 çay kaşığı Karbonat
2 çay kaşığı Tarçın
2 çay kaşığı Zencefil

Yapılışı:

-Tüm malzemeyi karıştırıp iyice yoğurun
-Hamurdan parçalar koparıp avucunuzda yuvarlayın
-Merdane ile 1 cm kalınlığında açın
-Kurabiye kalıpları ile kesin
-Yağlı kağıt serili tepsiye aralıklı dizin
-175 C fırında üzeri çok kızarmadan pişirin.


Afiyet Olsun...

21 Kasım 2014 Cuma

Aşure


   Aşure bolluğun, bereketin, paylaşmanın simgesidir, komşuluk ilişkilerinin hatırlanması, pekiştirilmesidir. Dünya'nın en eski tatlılarından biri olan Aşure'nin yapımı  Muharrem ayının 10. günü başlar ve 1 ay süre ile devam eder. Rivayete göre Hz Nuh tufanda gemisinde kalan son malzemeleri kazanda karıştırarak yapmıştır bu tatlıyı. Bir çok kültürde yapılmaktadır, kimisi adına ''Tufan Yemeği'' kimisi ise ''Şükran Yemeği'' der.  Osmanlı döneminde de sarayda pişirilip halka dağıtılırdı. Müslümanlık inanışına göre her kim Aşure gününde ailesi ve komşularına ikramda bulunulursa o kişi tüm yıl boyunca bol rızık ve berekete kavuşurmuş.

   Yüzyıllardan bu yana değişmeyen bir gelenek olarak farklı ellerde farklı şekiller bulmuştur bu tatlı. Herkes kendi damak tadına göre yapar  kendi zevkine göre süsler, bol malzemelidir, basitçe yapılır ama oldukça zengin süslenir.

   Her yıl Muharrem ayı geldi mi her evde bir Aşure telaşı başlar, Her çalan kapı zili komşudan gelecek 1 tabak Aşurenin beklentisidir. Bu tatlı telaşta bir gün önceden bakliyatlar ıslatılır, kuru yemişler, kuru meyveler alınır Aktarlar'dan, kazanlar çıkar dolaptan. Tüm malzemeler sevgiyle, sabırla karıştırılır o kazanlarda. Hep ailenin en küçüğüne kalır süslemesi ve dağıtması. En zevklisi de süslemesidir, Nar taneleri, fındık, fıstık, badem, ceviz, incir, tarçın, her ne istersek... Sonrasında da kapı kapı dolaşıp dağıtırız o gül kokulu tatlıyı, bolluk ve bereket getirmesi dileği ile.

Yaşattığımız geleneklerle, ağzımızın tadının bozulmadığı nice Aşure günlerine...





Aşure



Malzemeler:

3 bardak Buğday
1 bardak Nohut
1 bardak Kuru Fasulye
1/2 çay bardağı Pirinç
200 gr Kuru Üzüm
200 gr Kuru Kayısı
1 bardak Fındık ve ya tuzsuz Yer Fıstığı
3 lt Su
1 bardak Süt
4 bardak Toz Şeker
1 kaşık Nişasta
1 çay kaşığı Tuz

Süslemesi için: Nar, ceviz, badem, fındık, fıstık, tarçın

Yapılışı:

-Nohut ve fasulye 1 gece önceden ıslatılır, ayrı ayrı haşlanır
-Buğday 1 gece önceden sıcak suda bekletilir, haşlanıp, suyu süzülür
-Haşlanan buğday'ın üzerine su konup iyice yumuşayana kadar 30 dk kadar pişirilir
-Pişen buğday'ın içine nohut, fasülye, pirinç, kuru üzüm, doğranmış kuru kayısıyı atıp 15 dk daha pişirin
-Ardından süt, nişasta (sıcak suda eritip), tuz ve ocaktan inmesine yakın şekeri atın
-dibine tutmaması için sürekli karıştırarak pişirin, suyu az gelirse kaynar su ekleyebilirsiniz
-Servis tabaklarına alıp üzerini istediğiniz malzeme ile kendi zevkinize göre süsleyin.

Afiyet Olsun...

19 Kasım 2014 Çarşamba

Kahve



   Kim sevmez ki bol köpüklü, mis kokulu, sıcacık bu lezzeti... Her dönemde sevilerek içilen, vazgeçilmez dost sohbetlerinin, sıcak misafirliklerin, hüzünlü yalnızlıkların vazgeçilmez içeceğidir. Her ortamda, her fırsatta sevilerek içilen kahve günümüzde o kadar yaygınlaşmıştır ki hızla ve artarak yayılmakta olan kahve zincirleri bunun en iyi göstergesidir. Dünya'da petrol'den sonra en büyük ticaret alanını oluşturması da kullanımı hakkında bizlere bir fikir vermektedir.

 Gelelim bu sihirli içeceğin tarihçesine; ''Coffea'' adlı ağacın meyve çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesi ile elde edilir kahve, Rivayete göre 8.yy da Habeşistan' ın Kaffa bölgesinde yaşayan bir çoban, hayvanlarının kırmızı meyveli bu çalıyı yedikten sonra daha hareketli olduklarını gözlemleyerek kendisi de denemiş bu meyveyi, verdiği keyif ve hazzı sevince kulaktan kulağa yayılmış bu sihirli meyvenin ünü, sonrasında da Yemen'e oradan da hızla Arap yarım adasına yayılmış.



   16.yy da Yemen Valisi tarafından İstanbul'a getirilen kahve zamanla sarayın ve halkın tutkunu olduğu bir lezzet haline gelir. Bu dönemde ilk Kahvehaneler açılıyor, kahve çekirdekleri tavada kavrulup dibeklerde dövülüyor sonrasında da cezvelerde pişiriliyor. İstanbul'a gelen Venedikli tacirler çok sevdikleri bu lezzeti 17. yy da Avrupa'ya taşıyorlar, kahvenin çok çeşitliliğe geçişinin hikayesi de böylece Avrupa da başlamış oluyor.



    Osmanlı'dan bu yana süre gelen kahve kültürü son yıllarda açılan kahve dükkanları ile oldukça değişti. Cezvelerin yerini makineler aldı. Artık kahve sadece cezvede su ile kaynatılarak yapılmıyor, her damağa ve her zevke hitap eden yüzlerce çeşidi ve hazırlama tekniği var. Az şekerlisi, çok şekerlisi, sütlüsü, sadesi, kremalısı, aromalısı...
Yüzyıllardır severek içtiğimiz kahveye olan ilgi, çeşitliliği ve kıvamlandırılmış lezzetleri ile her geçen gün artarak devam etmekte. Sıcak dost sohbetlerinin, misafirperverliğin, kız istemelerin vazgeçilmez kahve.







  

 
   Kahve dostlar ile içilince keyifli, sohbetler tatlı. Şairin de dediği gibi ''Gönül ne kahve ister ne kahvehane, Gönül sohbet ister kahve bahane'' Her daim ferah kahveleriniz olsun. Sohbetleriniz hep tatlı, kahveniz bol köpüklü olsun.














Ortasında yakalamalı bir insan yaşamı...
Ömrün ortası, çayın ortası, gecenin ortası...
En güzeli de, bir çift kahverengi gözün ortası...
Zaten en güzeli değil midir,
içilen kahvenin ortası...


                                        Cemal Süreyya






Tiramisu




Malzemeler:

1 Hazır Kek (2 katlı)
1 kutu Labne Peyniri
3 kaşık Un
3 kaşık Şeker
1/2 lt Süt
2 Yumurta Sarısı
1 kupa koyu Nescafe (bol şekerli)
Üzerine serpmek için Kakao

Hazırlanışı:

-Yumurta sarısı, un ve şekeri karıştırın, yavaş yavaş sütü ekleyerek karıştırarak pişirin
-Labne peyniri kremanın içine ekleyip iyice karıştırın
-Servis tabağına kekin yarısını alıp neskafe ile ıslatıp, kremanın yarısını üzerine sürün
-Kekin diğer yarısınıda neskafe ile ıslatıp üzerine kapatın
-Kalan kremayı üzerine yayın
-Üzerine kakaoyu süzgeç yardımı ile serpin
-1 gece dolapta bekleterek servis yapın

Afiyet Olsun...


14 Kasım 2014 Cuma

Beypazarı

 



   Beypazarı Ankara'ya yakınlığı nedeni ile iyi bir hafta sonu gezi seçeneğidir. Yöredeki Sipahi beyi ve ticaretinin yoğun olması sebebi ile ''Beğ Bazarı'' adını almış ve günümüze Beypazarı olarak gelmiştir. Bölge'de tarım oldukça gelişmiştir, özellikle Havuç Türkiye üretiminin % 60 ını karşılamaktadır, Yine Türkiye'nin en kaliteli doğal maden suyu Beypazarı'ndan çıkmaktadır. Bölge'de gümüş işçiliği de çok gelişmiştir bu nedenle yörede pek çok gümüş atölyesi bulunmaktadır. Beypazarı'nın girişindeki ''Gümüşçüler Çarşısı''nda çok çeşitli birbirinden güzel el işi gümüş ürünler, telkari işlemeli takılar bulabilirsiniz.




   Beypazarı'na gitmeden önce  iyi bir kahvaltı yapmak isterseniz ''İnözü Vadisi'' ni önerebilirim. Burası İnözü çayı'nın aşındırması ile oluşmuş yemyeşil bir vadidir, vadi'de kayalıklara oyulmuş pek çok mağara bulunmaktadır ayrıca Türkiye'nin en önemli doğal kuş alanlarından bir tanesidir. Yerli halkın yazın kullandığı Bağ evleri de burada yer almaktadır. Vadi boyunca kahvaltı yapıp, yöresel yemekleri tadabileceğiniz pek çok tesis bulunmaktadır. Burada vadiyi dolaşır sonrasında da yemyeşil doğanın tadını çıkararak keyifle kahvaltınızı yaparsınız.






   Beypazarı tarihi cumbalı konakları ile meşhurdur, Bu evlerin zemin katları taş, üst katları ahşaptır. Üst katta ''Guşgana'' denilen çatı katları kiler amaçlı kullanılmaktadır. Son yıllarda pek çoğu restore edilerek günümüze kazandırılmıştır.
Konakların çoğu restorana ve müzeye çevrildiği için rahatça gezebilirsiniz. Özellikle ''Yaşayan Müze''ye mutlaka uğrayın, burada klasik müzecilik anlayışının tersine her şey canlı mankenler tarafından, gerçek bir yaşam alanında sergileniyor, Osmanlıda ki sanat faaliyetleri uygulamalı olarak gösteriliyor. Ebru ve hat sanatı, baskı teknikleri, gölge oyunları, oyuncak yapımı gibi.






   Eski konakların bulunduğu arnavut kaldırımlı dar sokaklarda gezerken rengarenk bir görüntü karşılar sizi. Tezgahlarda renkli dokumalar, örtüler, yemeniler, köylülerin sattığı ev yapımı tarhanalar, erişteler, sarmalar, baklavalar, havuç suları, lokumlar, fırınlarda mis kokan bazlamalar, beypazarı kuruları... Her geçtiğiniz dükkanın önünde bir şeyler ikram ederler, içeri buyur ederler ticaret amaçlı da olsa sıcaktır, misafirperverdir yerli halkı.


   Bu tarihi taş konaklarda Beypazarı'na özgü yöresel yemekleri tadabilirsiniz, özellikle ''Taş Mektep'i öneririm, bu yapı 19. yy Osmanlı'sında Mektep olarak inşa edilmiş, duvarlarında hala o döneme ait siyah beyaz okul resimleri var, üst kat odaları sergi amaçlı kapatılmış.

Beypazarı Güveç'i ile ünlü ancak sizde benim gibi yanılgıya düşmeyin, ben alıştığımız türde güveç beklerken Güveç içinde Etli Pilav buldum karşımda, taş fırında, toprak güveçlerde piştiği için bu ismi almış, ayrıca Tarhana çorbası, yaprak sarması, mumbar'ı ünlü. Mumbar'da bildiğimiz gibi mumbar'dan yapılmıyor, burada sucuk içi köfte'ye mumbar diyorlar. Tatlı olarak ta Hoşmerim ve 40 katlı cevizli ev baklavasını mutlaka deneyin.

  Buradan ayrılmadan da Hıdırlık tepesine çıkıp Beypazarı'nı tepeden panaromik olarak seyredebilirsiniz. Eminim ki küçük ama sevimli bu belde'den güzel anılarla ve eli kolu dolu olarak ayrılacaksınız.










Güveçte Etli Pilav




Malzemeler:

1/2 kg Kuşbaşı Et
1/2 kg Pirinç
1 Soğan
1 Biber
1 Domates
1 kaşık salça
1 kaşık Tereyağı
1 kaşık Sıvıyağ
Tuz, Karabiber, Pulbiber


Yapılışı:

-Soğanı ve biberi doğrayıp güvece koyun sıvı yağ ile kavurun
-Eti ekleyip kavurun, et suyunu bırakıp tekrar çekene kadar pişirin
-Domates ve salçayı ekleyip sıcak suyu ekleyin
-Pişen ete ıslatılmış pirinç ve baharatları ekleyip tekrar su koyun 
-Ocakta kaynatın, pişince altını kapatıp tereyağı ekleyin
-10-15 dk demlendirip karıştırarak servis yapın.

Afiyet Olsun...



11 Kasım 2014 Salı

Amasra


AMASRA




  Batı Karadeniz de küçük bir sahil kasabası olan Amasra, denize doğru uzanan yarımadası, etrafında liman görevi gören iki korunaklı koyu ve tabiatı ile mavinin yeşile, yeşilin maviye karıştığı eşsiz bir doğa harikasıdır.
Cenevizlilerin elinde bulunan bölgeyi fethe geldiğinde Fatih Sultan Mehmet, hayranlığını ''Çeşm-i Cihan'' bu mu ola?'' diyerek göstermiş ve burayı ''Dünyanın Gözü'' ilan etmiştir.
Tarih boyunca hep bir liman kenti karakteristiği taşıyan Amasra, her dönemde gemi ve tekneler için korunaklı bir liman, bir sığınak olmuştur. İstanbul boğazından çıkıp, doğuya doğru yelken açanlar için güvenle demir atacakları sığınma noktalarından en uygunudur.
50'li yıllardan itibaren plajları ile iç turizm'de adından sıkça söz ettiren bir dinlenme yeri, 80'li yıllarda Akdeniz ve Ege popüler olana kadar, Ankara'nın sayfiyesi'dir.
Mendirekteki kayalarda olta ile balık tutanlar, Küçük ve Büyük Limana dizilmiş balıkçı tekneleri ile tipik bir balıkçı kasabasıdır Amasra.



4 Kasım 2014 Salı

Pastırma Yaz'ı


PASTIRMA YAZ'I




   Sonbahar geçiyor, yapraklar döküldü, havalar bulutlanmaya, yağmurlar yağmaya başladı... Dolaptan kışlıklar çıkarıldı, yazlıklar hurçlara kaldırıldı, kaloriferler yandı, tam da kış geliyor derken bir de baktık güneşin o parlak, ısıtıcı yüzü tekrar kendini gösterdi ve bizi tekrar bahar havasına soktu. Ne giyeceğimizi şaşırıyoruz dışarı çıkarken, paltomu giysem, mont mu alsam yok hava sıcak kazak yeter...  Öyle ki meyve ağaçları bile aldanıyor buna, tomurcuk vermeye başlıyor.
Bizi tam bahar havasına sokmuşken arkasından öyle bir soğuk yapıyor ki, bizler hasta limon, bal zencefil döneminde, tomurcuklar don dallarında....



   İyi de kış ortasında yaz olur mu, hadi olur da adı Pastırma Yaz'ı olurmu, havalar ile ne ilgisi var bu Pastırma'nın?

   Sanıldığı gibi bu bir hurafe değil, meteorolojik bir olay, Havanın beklenmedik bir şekilde mevsim normallerinin üstüne çıkması. Aniden soğuyan havanın atmosferdeki sıcak ve soğuk hava kütleleriyle çarpışarak yön değiştirmesiyle oluşuyor. Bu değişimde havanın yaklaşık 1 hafta süre ile ısınmasını sağlıyor Ekim'in son haftaları ile Kasım'ın ilk haftaları arasında...
Bizde ''Pastırma Yaz'ı'', Almanya'da ''Kocakarı Yaz'ı'', İsveç'te ''Azize Brigitta Yaz'ı'', ABD'de ise ''Yerli Yaz'ı''...

    İsminin Pastırma Yaz'ı olmasının sebebi ise; bu dönemin en iyi pastırma yapma zamanı olmasından kaynaklanıyor. Gece gündüz arası sıcaklığın birbirine yakın ve gündüzleri sıcak olması nedeni ile Pastırmanın en ideal şekilde kuruması bu dönemde oluyor. Et ve çemen en iyi bu soğuk ve yağışsız, ayazlı gecelerde kaynaşıyor. Bu nedenle bu geçiş dönemine yöresel olarak ''Pastırma Yaz'ı, Pastırma Sıcakları, Pastırma Ayazı'' gibi isimler verilmiş.

   Kış o sert ve soğuk yüzünü göstermeden bize de baharın bu son güneşli günlerinin tadını çıkarmak kalıyor, fazla açılmadan, üşütmeden ve bu Yalancı Bahar'a aldanmadan...











Paçanga Böreği




Malzemeler:
3 Yufka
1 Domates
2 Çarliston Biber
100 gr Pastırma
150 gr Kaşar Peynir



Yapılışı:
-Domates, biber ve kaşar peyniri ufak küpler halinde doğrayın
-Pastırmayı ince ince kesin
-Yufkaları 4 e bölün,
- İçine harcı koyup kalın bir sigara böreği gibi sarın
-Kızgın yağda kızartıp sıcak olarak servis yapın.

Afiyet Olsun...


29 Ekim 2014 Çarşamba

Cumhuriyet

CUMHURİYET





Ne zorluk ne sıkıntılarla elde ettik seni, ne şehit kanları döktük uğruna...
Canımın parçası, gözümün nur'u Cumhuriyet...
Bu kadar zor kazanıp bulmuşken bırakırmıyız seni hiç...
Sen benim Ana vatanım , Baba ocağım, başı dumanlı dağımsın...

Onu daima koruyup kollayacağız, yılmaz bekçileri olacağız,
Senin gösterdiğin bu yolda her zaman izinde olacağız Atam..
Fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek,
Onlara daha yaşanılası bir ülke bırakmak için,
Daha aydınlık bir gelecek için yapacağız bunu...

Hepimizden farklı sesler çıksa da, farklı renkler de olsakta,
aynı vatanın evlatlarıyız,
hepimiz biriz, hep beraberiz, bölünmeyiz, 
Birlikten güç doğar, özgürlük doğar, hak doğar, hukuk doğar,
Birlikten bağımsızlık doğar, özgürlük doğar, Cumhuriyet doğar...
İyi ki doğdun İyi ki varsın Cumhuriyet

Ne güzel demiş Mithat Cemal Kuntay;
''Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak eğer uğrunda ölen varsa Vatandır...''


Birlik, beraberlik ve Barış içinde yaşayacağımız daha nice bayramlara...









27 Ekim 2014 Pazartesi

Çikolata

ÇİKOLATA



    Latince adı ''Tanrıların Besini'' anlamında ''Theobremocacao'' olan Kakao ağacının çekirdekleri kavrularak öğütülür ve elde edilen macun görünümündeki sıvıdan Çikolata elde edilir.
Macerası Güney Amerika'da başlayarak Avrupa'ya sıçramış kakao tohumlarının ağzımızda Çikolata olarak erimesi yüzyıllar sonrasını bulmuş ve sonrasında da ard arda Çikolata dükkanları açılmaya başlamıştır.

   Kadifemsi kahverengi görünümü ve yoğun tadıyla cezbedici bu doku, sadece kokusuyla bile insanı baştan çıkaran, iştah açıcı görüntüsüyle yüzyıllardır, tutkunun, isteğin, mutluluğun, enerjinin sembolü olmuştur.




   
 Kim sevmez ki çikolatanın damaklarda bıraktığı o eşsiz lezzeti, sıcak bir kahvenin yanında yenen çikolatalı Pasta'nın verdiği hazzı kim inkar edebilir? Portakal, nane, acı biber, vişne likörü, badem ezmesi gibi zıt tatlarla kim daha fazla yakışır ve bizi şaşırtır...

 
Size benden bir tavsiye, oturun evde bir hafta sonu, sarının battaniyenize, alın elinize sıcak çikolatanızı, açın ''Chocolate'' filmini. Juliet Binoche'un harika oyunculuğu eşliğinde bırakın kendinizi Çikolata'nın o cezbedici dünyasına... Çikolatanın dayanılmaz çekiciliğine nasıl kapıldığınıza inanamayacaksınız.




''Ah o kahrolası merak yok mu?
O ağaçta parlayan yasak elmayı dişleme tutkusu...
Yaldızlı bir paketin altından sızan dayanılmaz çikolata kokusu...
Ah o baştan çıkarıcı vaatlerle çıkagelen ve bizi hiç tanışmadığımız
hazlara davet eden kırmızı pelerinli iblisler...
En umulmadık yerde hayatımıza girer, ağzımıza bir parmak kakao çalıp o güne dek
aziz, leziz, asil, sefil bildiğimiz ne varsa unutturabilirler.
Bunu siz yaşamazsanız, bir gün kasabaya gelen, hayatınıza giren bir yabancı yapar...''

                                                                                                         Can Dündar




TRUFF

20 Ekim 2014 Pazartesi

Alaçatı

ALAÇATI




   Taş evleri, cumbalı konakları, sakız ağaçları, rüzgar sörfüne uygun plajları ile Alaçatı görülmesi gereken yerlerden biridir. Alaçatı girişinde tarihi Yel değirmenleri tüm heybetiyle sizi karşılar,
girişteki hediyelik eşya dükkanlarında yel değirmenlerinin irili ufaklı dekoratif figürleri arasında evinize alacağınız şirin bir yel değirmeni mutlaka bulursunuz. tezgahlarda satılan enfes Midye dolmalarını tattıktan sonra Alaçatı'nın taş döşeli, rengarenk sokaklarında keyifli gezinize başlayabilirsiniz.






   Taş döşeli dar sokaklarındaki tarihi taş evler, Alaçatı'nın mimari dokusunu belirler, Bu renkli, panjurlu, cumbalı taş evler taş sokaklarına renk katar Alaçatının.

  Bir soluklanma molasında Meydan'daki Dutlu Kahve'de oturup bu eşsiz tarihi dokulu atmosfer eşliğinde çayınızı içebilir ya da o cıvıl cıvıl kafelerin'de oturup damla sakızlı kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Bir de Alaçatı'nın pastanelerinde yapılan o tazecik, mis kokulu Damla sakızlı kurabiyelerinin tadına mutlaka bakın.

















    Her gittiğim de uğramak istediğim bir kaç özel mekan var;
bunlardan biri ''Köşe Kahve'', o leziz pastalarını özellikle de
Limonlu Mereng'ini mutlaka deneyin derim, bir de birbirinden lezzetli zeytinyağlı otlar sunan sofrası ile ''Asma Yaprağı''. Alaçatı'ya gelip te bu eşsiz lezzetleri denemeden dönmek olmaz...
Eminim ki bir kere Alaçatı'nın o değişik atmosferini tattınız mı bir daha vazgeçemeyeceğiniz bir tatil noktanız olacaktır.













Kabak Çiçeği Dolması




Malzemeler:
20 adet Kabak Çiçeği
1 bardak Pirinç
1+1 çay bardağı Zeytinyağı
3 kuru soğan
2 kaşık Maydanoz
2 kaşık Taze Nane
2 kaşık Çam Fıstığı
2 kaşık Kuş Üzümü
1 çay kaşığı Tuz
1 çay kaşığı Karabiber
1 çay kaşığı Yeni Bahar
1 bardak+1 çay bardağı sıcak su


Yapılışı:
-Kabak çiçeklerinin içindeki sarı yumruyu çiçekleri yırtmadan bir kaşık yardımı ile çıkarın, sap kısmındaki yeşillikleri koparın. Çiçeklerin açılması için soğuk su dolu bir kaba koyun.
-1/2 bardak sıvıyağ'ında dolmalık fıstıkları kavurun, soğanları ekleyip şeffaflaşana kadar kavurun.
-Yıkayıp süzdüğünüz pirinci ekleyip kavurun, 1 bardak sıcak su ekleyip ocağı kapatın
 tencerenin kapağını kapatarak 15 dk demlendirin.
-Kuş üzümü, maydanoz, nane, yenibahar, karabiber ve tuz ekleyip karıştırın
-Kabak çiçeklerinin içlerini harç ile gevşekçe doldurun, çiçeğin üst kısmını katlayarak kapatın,
katlama yerleri alta gelecek şekilde hafif dik olarak tencereye yerleştirin
-1 çay bardağı sıcak su ve 1çay bardağı zeytinyağı dolmaların üzerinde gezdirip kısık ateşte 30 dk. pişirin. Dolmalar soğuyunca servis yapın.


Afiyet olsun...