14 Kasım 2014 Cuma

Beypazarı

 



   Beypazarı Ankara'ya yakınlığı nedeni ile iyi bir hafta sonu gezi seçeneğidir. Yöredeki Sipahi beyi ve ticaretinin yoğun olması sebebi ile ''Beğ Bazarı'' adını almış ve günümüze Beypazarı olarak gelmiştir. Bölge'de tarım oldukça gelişmiştir, özellikle Havuç Türkiye üretiminin % 60 ını karşılamaktadır, Yine Türkiye'nin en kaliteli doğal maden suyu Beypazarı'ndan çıkmaktadır. Bölge'de gümüş işçiliği de çok gelişmiştir bu nedenle yörede pek çok gümüş atölyesi bulunmaktadır. Beypazarı'nın girişindeki ''Gümüşçüler Çarşısı''nda çok çeşitli birbirinden güzel el işi gümüş ürünler, telkari işlemeli takılar bulabilirsiniz.




   Beypazarı'na gitmeden önce  iyi bir kahvaltı yapmak isterseniz ''İnözü Vadisi'' ni önerebilirim. Burası İnözü çayı'nın aşındırması ile oluşmuş yemyeşil bir vadidir, vadi'de kayalıklara oyulmuş pek çok mağara bulunmaktadır ayrıca Türkiye'nin en önemli doğal kuş alanlarından bir tanesidir. Yerli halkın yazın kullandığı Bağ evleri de burada yer almaktadır. Vadi boyunca kahvaltı yapıp, yöresel yemekleri tadabileceğiniz pek çok tesis bulunmaktadır. Burada vadiyi dolaşır sonrasında da yemyeşil doğanın tadını çıkararak keyifle kahvaltınızı yaparsınız.






   Beypazarı tarihi cumbalı konakları ile meşhurdur, Bu evlerin zemin katları taş, üst katları ahşaptır. Üst katta ''Guşgana'' denilen çatı katları kiler amaçlı kullanılmaktadır. Son yıllarda pek çoğu restore edilerek günümüze kazandırılmıştır.
Konakların çoğu restorana ve müzeye çevrildiği için rahatça gezebilirsiniz. Özellikle ''Yaşayan Müze''ye mutlaka uğrayın, burada klasik müzecilik anlayışının tersine her şey canlı mankenler tarafından, gerçek bir yaşam alanında sergileniyor, Osmanlıda ki sanat faaliyetleri uygulamalı olarak gösteriliyor. Ebru ve hat sanatı, baskı teknikleri, gölge oyunları, oyuncak yapımı gibi.






   Eski konakların bulunduğu arnavut kaldırımlı dar sokaklarda gezerken rengarenk bir görüntü karşılar sizi. Tezgahlarda renkli dokumalar, örtüler, yemeniler, köylülerin sattığı ev yapımı tarhanalar, erişteler, sarmalar, baklavalar, havuç suları, lokumlar, fırınlarda mis kokan bazlamalar, beypazarı kuruları... Her geçtiğiniz dükkanın önünde bir şeyler ikram ederler, içeri buyur ederler ticaret amaçlı da olsa sıcaktır, misafirperverdir yerli halkı.


   Bu tarihi taş konaklarda Beypazarı'na özgü yöresel yemekleri tadabilirsiniz, özellikle ''Taş Mektep'i öneririm, bu yapı 19. yy Osmanlı'sında Mektep olarak inşa edilmiş, duvarlarında hala o döneme ait siyah beyaz okul resimleri var, üst kat odaları sergi amaçlı kapatılmış.

Beypazarı Güveç'i ile ünlü ancak sizde benim gibi yanılgıya düşmeyin, ben alıştığımız türde güveç beklerken Güveç içinde Etli Pilav buldum karşımda, taş fırında, toprak güveçlerde piştiği için bu ismi almış, ayrıca Tarhana çorbası, yaprak sarması, mumbar'ı ünlü. Mumbar'da bildiğimiz gibi mumbar'dan yapılmıyor, burada sucuk içi köfte'ye mumbar diyorlar. Tatlı olarak ta Hoşmerim ve 40 katlı cevizli ev baklavasını mutlaka deneyin.

  Buradan ayrılmadan da Hıdırlık tepesine çıkıp Beypazarı'nı tepeden panaromik olarak seyredebilirsiniz. Eminim ki küçük ama sevimli bu belde'den güzel anılarla ve eli kolu dolu olarak ayrılacaksınız.










Güveçte Etli Pilav




Malzemeler:

1/2 kg Kuşbaşı Et
1/2 kg Pirinç
1 Soğan
1 Biber
1 Domates
1 kaşık salça
1 kaşık Tereyağı
1 kaşık Sıvıyağ
Tuz, Karabiber, Pulbiber


Yapılışı:

-Soğanı ve biberi doğrayıp güvece koyun sıvı yağ ile kavurun
-Eti ekleyip kavurun, et suyunu bırakıp tekrar çekene kadar pişirin
-Domates ve salçayı ekleyip sıcak suyu ekleyin
-Pişen ete ıslatılmış pirinç ve baharatları ekleyip tekrar su koyun 
-Ocakta kaynatın, pişince altını kapatıp tereyağı ekleyin
-10-15 dk demlendirip karıştırarak servis yapın.

Afiyet Olsun...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder