12 Ocak 2015 Pazartesi

Simit



   Susamla kaplı o altın halka... Simit, sabah işe gitme telaşının mütevazi arkadaşı, günlük koşuşturmalarımızın arasında kısacık bir mola, sabah kahvaltılarımızın o sıcacık lezzeti,  iş yerindeki vazgeçilmez kahvaltımız, vapur güvertesinde martılara atılan küçücük bir mutluluk, garda tren beklerken aldığımız yolluğumuz, kandiller de aldığımız en sıcak hediyedir. Yıllardan beri süregelen kahvaltı ve çay kültürümüzün vazgeçilmez bir tadı olmuştur bu susamlı gevrek halka, bir de çay ve peynir olursa yanında değmeyin keyfimize.



  Tarihçesine baktığımızda ilk üretildiği yerin Smiti (İzmit) olduğu bilinmektedir. Kervanların konaklama yeri olan İzmit'te yolcular için hazırlanabilecek en pratik yiyecekti simit, yolculuk yapanlar atıştırmalık olarak yanlarına alırlardı.
Simit'in Osmanlıdaki serüveni 14.yy'da başlamıştır, saray mutfağında yerini almış ve sultan sofralarında çokça kullanılmıştır, yine Osmanlı döneminde pek çok simit fırını açılmış, simit ustaları yetiştirilmiş ve sokaklarda simitçiler tarafından satılmaya başlanmıştır. Pekmezlenen simit'in en önemli özelliği, altın rengini alana kadar fırından çıkarılmaması imiş. Simit'in hayatımızdaki yeri sadece II. Dünya Savaşı yıllarında boş  kalmıştır, o dönemde un üretiminin az olması ve çoğunun orduya gönderilmesi nedeni ile yapımı yasaklanmış, fırınlarda sadece ekmek yapımına izin verilmiştir, kısa süren bu dönemden sonra üretimine tekrar başlanmış ve günümüze kadar devam etmiştir.



   Ankara'nın kara simidi, İstanbul'un taş fırın simidi, İzmir'in gevreği...
Simidin tadı ve görünümü şehirden şehire ufak tefek değişiklikler gösterse de aslı, susamla kaplı halka ekmeklerdir, rengindeki ve lezzetindeki bu fark sadece pekmezleme yönteminden kaynaklanır. 
Ankara'da simit daha sert ve gevrek, daha koyu renkte ve bol susamlıdır, İstanbul'da taş fırınlarda, odun ateşinde pişirilir, pekmezleme diğer şehirlerin aksine soğuk olarak yapılır. İzmir'de simidin adı gevrektir, İstanbul ve Ankara simidi bükülerek yapılırken İzmir'de düz yapılıp susamlanıyor. iki kez pişirildiği için daha gevrek oluyor.

   Her ne şekilde yapılırsa yapılsın simit ülkemizde vazgeçilmez bir atıştırmalık kültürü haline gelmiştir, gencinden yaşlısına, zengininden fakirine en basit ve doyurucu lezzetidir ülkemizin, Avrupa'nın fast food kültürüne karşı direnen Türkiyenin Bagel'i olmuştur. Eminim ki her dönem sokakta elimizden, evde sofralarımızdan eksik olmayacaktır bu sıcacık, mis kokulu, çıtır lezzet. 
   









Susamlı Simit



Malzemeler:

1 çay kaşığı Mahlep
1 Margarin (erimiş)
1 bardak Süt veya Yoğurt
1 kaşık Zeytinyağı
1 çay kaşığı Karbonat
1 çay kaşığı Tuz
1 tatlı kaşığı şeker
Aldığı kadar Un

Üzeri için:
Susam
1 Yumurta Sarısı

Yapılışı:

-Malzemelerin hepsini karıştırıp yoğurun
-Hamurdan küçük parçalar koparıp halka şeklini verin
-Yağlanmış fırın tepsisine dizin
-Üzerlerine yumurta sarısı sürüp, susama batırın
-Önceden ısıtılmış 175 C fırında üzerleri hafif kızarana kadar pişirin.

Afiyet Olsun.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder