21 Aralık 2015 Pazartesi
Ankara'da Yüzen Ev
Adını duyduğunuzda bile garip geliyor değil mi denizi olmayan bir şehirde Yüzen Ev fikri... Görenin dönüp bir daha baktığı, herkeste merak ve ilgi uyandıran, hem yüzen bir araç hem de yaşanılacak bir yapı türü Yüzen Ev. Su üzerinde yaşama fikrinden yola çıkarak göl, nehir ve denizlerde kullanılmak için düşünülüp tasarlanmış, ulaşımdan çok konaklama amaçlı bir araç.
Yapım amacı, tarih boyunca insanların barınması için coğrafi, ekonomik, güvenlik nedenlerine dayalı olarak çeşitlilik gösterse de günümüzde en fazla turizm sektöründe ilgi görmekte. Kullanıcılarına lüks yatlara nazaran Kral Suite'lerinin konforunu aratmayacak derecede rahat bir tatil imkanı sunan Yüzen Evler, konut olarak kullanımın yanı sıra tatil amaçlı olarak ta kiralanabiliyor. Yurt dışında çok yaygın olan bu kiralama yöntemi ile turizm sektörüne bir farklılık ve canlılık getirilebilir. Ayrıca cafe, restoran, parti evi, toplantı mekanı vb. pek çok amaca da hizmet etmesi mümkün.
Dünyanın pek çok ülkesinde kullanılan fakat ülkemizde henüz çok fazla bilinmeyen Yüzen Evler'in ülkemizdeki ilk örneği, Avustralya da yetişmiş bir girişimci olan Ertan Baydar'ın Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde tasarlayarak ürettiği ''Moonstar 55S'' isimli Trimaran tipindeki araç. 2014 yılında hayata geçirilen bu proje ile Türkiye'de bir ilk gerçekleştirilmiş oldu.
Yüzen Ev şu an için Mogan Göl'ünde bulunmakta olup, Başkent Yelken Kulübü ile Türkiye Disleksi Vakfı'nın ortaklaşa yürüttüğü ''Disleksiye Yelken Açıyorum'' projesi kapsamında projenin paydaşı olarak 1 yıllığına çocukların kişisel gelişimine katkı sağlamak için tahsis edilmiştir.
Görüntüsü ile lüks bir yatı andıran, içine girildiğinde ev konforunu aratmayan, en ince ayrıntısına kadar düşünülerek tasarlanmış lüks bir araç Yüzen Ev. 160 m2 lik alanının giriş katında; balkon, oturma grubu, tv ünitesi, yatak odası, mutfak, banyo ve tuvalet bulunmakta. 3.40 m lik tavan yüksekliği ve cam kaplamaları ile yaşam alanına oldukça ferah ve panoramik bir görüntü sağlanmış. Üst kattaki terasta ise; oturma ve yemek grubu ile kaptan köşkü bulunmakta. 17mx6m genişliğindeki bu araç toplamda 35 kişi kapasiteli ve 8 kişi konaklama kapasitesine sahip.
En önemli özelliği ise çevre dostu olması, doğayı koruma amaçlı olarak Yüzen Ev'de Yeşil Enerji kullanılıyor ve güneş enerjisini kullanarak kendi enerjisini üretiyor.
Dünyadaki yaygın kullanımının tersine, suya kıyısı oldukça fazla olan ülkemizde pek bilinmeyen bu sektör inanıyorum ki yakın gelecekte ülkemizdeki yeni girişim ve girişimcilerin sayesinde artarak devam edecektir. Yeniliklerin ve ilklerin ülkemizde yapılması ve geliştirilmesi bağlamında eline, emeğine sağlık Ertan Baydar. Umarım sularımızda yakın zamanda pek çok Yüzen Ev görürüz.
Tekne Yemekleri:
Karidesli Makarna
Malzemeler:
1 paket Spagetti
1 paket Karides
8 adet Kuru Domates
2 diş Sarımsak
1 Domates
2 kaşık Zeytinyağı
1 tutam Maydanoz
Tuz, Karabiber
Yapılışı:
-Makarnayı kaynamış suya atarak 7-8 dk haşlayın
-Kuru domatesleri kaynar suda bir kaç dakika bekletip yumuşatın
-Tavaya zeytinyağını koyup kızdırın, ezilmiş sarımsakları ve karidesleri koyup kavurun
-Rendelenmiş domatesi, şeritler halinde doğranmış kuru domatesleri ve 1 kepçe haşlanmış makarnanın suyundan ekleyin
-Tuz ve karabiberi ekleyip 6-7 dk pişirin
-Haşlanmış makarna ile sosu karıştırın
-Karidesli makarnayı servis tabağına alıp üzerine kıyılmış maydanoz serpin.
Afiyet olsun.
2 Aralık 2015 Çarşamba
Yüzen Evler
Kimilerine göre lüks bir yat, kimilerine göre bir konut olduğu düşünülen, yurt dışında "House Boat" olarak bilinen Yüzen Evler, su üzerinde barınma amacı ile tasarlanmış yüzen yapı türleridir.
Göl,nehir ve denizlerde kullanılabilen yüzen evler, istenilen limana ya da kıyıya yanaşıp demirleyebiliyor. Ulaşımdan çok barınma özelliğine sahip bu araçlar, ev konforunun su üzerine taşınması ile doğa ile iç içe bir yaşam biçimini oluşturmaktadır.
Yüzen Evler bir yaşam alanı olması nedeni ile her türlü konforu ve ihtiyacı karşılayacak şekilde tasarlanıyor, içlerinde isteğe göre tasarlanan odalar, mutfak, banyo, tuvalet, teras vb. bölümler yer almakta.
Yüzen Evler konut olma amacının dışında; turistik amaçlı gezi teknesi, cafe, restorant, parti evi, toplantı mekanı vb. olarakta çok çeşitli amaçlara da hizmet edebiliyor.
Su üzerinde yaşama fikri tarihler boyunca var olmuştur ve dünyanın pek çok yerinde insanlar su üzerindeki yüzen mekanlarda yaşamaktadır. Günümüzde her ne kadar lüks bir yat ve ya turizm amaçlı olarak kullanılsa da tarihe baktığımızda bu fikrin ortaya çıkışında coğrafi, ekonomik ve güvenlik nedenleri etkili olmuştur.
Topraklarının çoğu deniz seviyesinin altında olan Hollanda, yüzen yapıların coğrafi nedenlerden ötürü gelişim gösterdiği ülkelerdendir, kullanılabilir arazilerinin az olması nedeni ile su üzerinde yaşam fikrini geliştirmeleriyle ortaya çıkmıştır bu yapı türleri.
II. Dünya savaşından sonra da elde kalmış, kullanılmayan yük gemileri yeniden tasarlanarak halka yeni yaşam alanları kazandırılmıştır.
Yüzen Evlerin inşa edilmesindeki en büyük nedenlerden biri de, yüksek arsa fiyatlarının insanları su üzerinde yaşamaya sevk etmesidir. Yüzen Evlerin vergisinin daha düşük olması nedeni ile de tercih edilmektedir.
Özellikle endüstriyel açıdan gelişmiş liman şehirlerinde doğa ile iç içe yaşamanın bir yolu olarak ta düşünülerek tasarlanmıştır bu yapılar, buna örnek olarak Amerika'nın San Francisco Körfez'inde yüzen evlerden oluşan mahalleler bulunmaktadır.
Coğrafi ve ekonomik nedenlerin dışında güvenlik ve korunma amaçlı olarak ta kullanılmıştır Yüzen Evler. Papua Yeni Gine'deki bir köyde yerliler, düşmanların ani baskınlarından korunmak için Deniz üzerine kurulmuş evlerde yaşamışlardı.
Uzak doğu ve Hindistan'da yük ve yolcu taşıyan tekneler günümüzde modernize edilerek nehirlerde turizm amaçlı olarak kullanılmaktadır.
Avustralya da Yüzen Evler özellikle turizm sektöründe hem konaklama hem de gezi amaçlı olarak kullanılmaktadır. Kanada ve Amerika da da bu amaçla kullanılan Yüzen Evler bulunmaktadır.
Şimdiye kadar pek çok ülkede kullanılan Yüzen Evlerin en son yapıldığı ülkelerden biri de Türkiye'dir. Avusturalya da yetişmiş bir girişimcinin Ankara'da tasarlayıp üretmesi ile 2014 yılında Yüzen Ev fikri Gölbaşı'nın Mogan gölünde hayata geçirilmiştir.
Tüm dünyada yaygın olarak kullanılan Yüzen Evler henüz ülkemizde çok fazla bilinmemektedir, yeni girişimler, bu konudaki bilgilendirmeler ile insanların bu konuda bilinçleneceğine ve Yüzen Ev projelerinin gelecekte artarak devam edeceğini umuyorum. Bu durum hem suya kıyısı oldukça fazla olan ülkemizdeki su araçlarına bir çeşitlilik hem de turizm sektörüne bir farklılık getirecektir.
Sevgiyle kalın.
Tekne Yemekleri:
Hardallı Somon
Malzemeler:
2 Somon fileto
2 kaşık Dijon Hardalı (taneli)
1/4 bardak Bal
Karabiber, Tuz
Yapılışı:
-Somonların 2 yüzünü karabiber ve tuzla ovun
-Dijon hardalı ve balı karıştırıp somonların üzerine sürün
-Fırın kabını yağlayarak somonları dizin kalan sosu üzerine dökün
-Önceden ısıtılmış fırında 10-15 dk pişirin.
Afiyet olsun...
20 Kasım 2015 Cuma
Sonbaharda yapılabilecek en keyifli 10 şey
Sıcak yaz günlerine elveda, soğuk kış günlerine merhaba diyen, biraz sıcak, biraz soğuk, sarılı, yeşilli, kırmızılı bir ay Sonbahar... içinde bahar'da vardır kış'ta. Dökülen yapraklar, yağmurlar, sisli soğuk havalarla gelir. Hasatın, olgunlaşmanın zamanıdır, verilen emekleri toplamanın zamanıdır. Doğa yavaş yavaş solmaya, yapraklarını dökmeye başlar sonbaharda. Renk geçişleri ile renkli, yaprak dökümü ile hüzünlüdür sonbahar.
Botlar, süveterler, şemsiyeler, battaniyeler çıkar bu mevsimde, uzun doğa yürüyüşleri yapılır, ateşler yakılır, yazın getirdiği bereketle olgunlaşan meyvelerin hasatı başlar. Yaz bitiminin hüznüne, kış mevsiminin kasvetine kapılmadan keyfini çıkarmak gerek mevsimin.
İşte size sonbaharda keyifle yapabileceğiniz 10 seçenek;
1-Uzun doğa yürüyüşleri yapıp doğadaki yeşil, sarı, kırmızı renk geçişlerini izleyin, bol bol fotoğraf çekin
2-mutlaka evinize yakın bir bahçe, bir park, bir orman vardır, Kuru yapraklar üzerinde yürüyün, kozalak, kestane ve palamut toplayın, vazonozun içinde çok dekoratif duracaktır
3-Yağmur botlarınızı ayağınıza geçirip, şemsiyenizi alın ve yağmurda yürüyün, sonbaharın serin, puslu havasını içinizde hissedin.
4-Arkadaşlarınızı çağırın ve arka bahçede kamp ateşi yakın. Ateşin etrafında sıcak içecekler ile sohbet çok keyifli olacaktır.
5-En bol olduğu mevsimde, dökülmeye yüz tutmuş yaprakların arasından kırmızı elmalar toplayın ve bunlarla evde elma şekeri ve Elmalı pay yapın.
6-Tarçınlı, zencefilli, baharatı bol sıcak içeçekler hazırlayın, yanına da tarçınlı, cevizli elmalı turta çok güzel yakışacaktır.
7-Bu mevsimde pazarlarda en bol bulunan bal kabaklarından alıp içini güzelce oyun ve içini mevsim çiçekleri ile doldurun, e içinden de balı, cevizi bol bir bal kabağı tatlısı nefis olur
8-Balkondaki saksılarınıza rengarenk kasımpatları ekin, sonbaharın en renkli çiçekleridir onlar, bu soğuk kasvetli havalarda içiniz açılsın.
9-Yaşam alanlarınıza sonbahar renklerini taşıyın, baharatlı mumlar, kuru yapraklardan tablolar, sarı, turuncu, kiremit rengi yastıklar yerleştirin odanıza.
10-Yumuşacık angora yünler alın ve kışlık kazağınızı örmeye başlayın, hem son zamanlarda örgü kazaklar çok moda ve kışa kadar ancak bitirirsiniz.
Bunlar sonbaharda yapabileceğiniz pek çok keyifli şeyden birkaçı. Sizde sonhaharın hüzünlü tarafını yaşamak yerine keyifli ve eğlenceli tarafını seçerek hayatınıza renk getirin.
Her zaman dediğim gibi, Hayatı renkli tarafından seçin ki hayatınız renklensin.
Sevgi ile kalın...
Sonbahar Mutfağı:
Elmalı Pay
Malzemeler:
2,5 bardak Un
175 gr margarin
1/2 bardak şeker
1 fiske tuz
1 yumurta
2-3 kaşık soğuk su
İçi için;
4 Elma
2 kaşık limon suyu
2/3 bardak toz şeker
1 tatlı kaşığı tarçın
1/2 bardak ceviz içi
2 kaşık margarin
Üzeri için;
1 yumurta sarısı
1 tutam toz şeker
Yapılışı:
-Hamur için un ve margarini yoğurup diğer malzemeyi ekleyin, soğuk suyu ekleyip yoğurun, hamuru 2 parçaya bölerek streçleyerek dolapta bekletin
-25 cm çapındaki bir kalıbı iyice yağlayın, hamuru yarım cm kalınlığında açıp kalıba yerleştirin
-Elmaları soyup yarım ay şeklinde dilimleyin, diğer malzemelerinde ekleyerek karıştırın ve biraz ocakta çevirip karamelize edin, ılıyınca hamurun üzerine elmaları döküp yayın.
-hamurun diğer yarısını açarak kalıbın üzerine yerleştirin, fazlalıkları büzerek kenarlarını kapatın, üzerine çatal ile delikler açın
-hamurun üzerine yumurta sarısı sürüp toz şeker serpin
-175 C ısıtılmış fırında 40 dk kadar pişirin
-dilimleyerek krema ya da dondurma ile servis yapın.
Afiyet olsun...
10 Ekim 2015 Cumartesi
Turunç
Muğla'nın Marmaris ilçesine bağlı cennet beldelerimizden biri olan Turunç, çam ağaçları ile kaplı dağları, harika denizi ile küçük bir balıkçı kasabası iken şimdilerde turistlerin gözdesi, yat ve teknelerin uğrak noktası olmuştur.
Turunç'a ulaşmak için, Marmaris'i geçip, İçmeler'den sonra çam ağaçları ile kaplı, virajlı bir dağ yoluna sapıyorsunuz, keskin virajlarla çıktığınız bu yolda inişe geçtiğinizde, harika bir orman ve deniz manzarası eşliğinde karşılıyor sizi Turunç.
Çam ağaçları ile kaplı bir dağın eteğinde, yarım ay şeklinde harika bir koy'a sahip Turunç.
Mavi bayraklı, tertemiz ve berrak bir denizi var. Bu muhteşem koy'da sahil boyunca demirlemiş pek çok tekne görebilirsiniz.
Oldukça yeşil bir bitki örtüsüne sahip olan bölge, çok fazla bulunan turunç ağaçları nedeni ile Turunç ismini almış.
Turunç'un mavi bayraklı plajında, pırıl pırıl denizin keyfini gönlünüzce çıkarabilirsiniz, ancak çam ağaçları ve bal üretimi için arıcılık yapılması nedeni ile bölgede çok fazla sayıda arı var, özellikle sahilde güneşlenirken dikkat edin derim.
Bölge, yüzme, dalış gibi su sporları ve balıkçılık için de oldukça elverişli, su sporlarının yanı sıra bölgenin zümrüt tepelerinde yürüyüş yapabilir, bisiklete binebilir ve jep safari yapabilirsiniz.
Turunç'ta konaklayacak iseniz mutlaka tekne turu yapmanızı ve Turunç'un harika koylarını görmenizi öneririm. Biz tur için ''Cem'' teknesini tercih ettik, kalabalık, üst üste bir tekne turu yapmak istemiyorsanız, daha sakin olan bu tur'u tavsiye ederim, en fazla 12 kişinin olacağı bu özel tur'da konforun yanı sıra mezeler ve yemekte enfes ve çok çeşitli.
Amos, Baklabükü, Çiflik koyu, Gebekse ve Kadırga koyları birer doğa harikası, Yemyeşil doğanın kucağında mavi-yeşil, berrak denizi olan koylarda denize girmek eşsiz bir duygu.
Çevre koy'ların yanı sıra Turunç'tan haftada 2 gün de Dalyan ve İztuzu'na tekne turları yapılmakta.
Yemyeşil bir doğa, masmavi bir deniz eşliğinde sakin, huzurlu bir tatil yapmak istiyorsanız Turunç harika bir seçenek. Çam ormanlarının kokusunu içinize çekerek denizin tadını gönlünüzce çıkarabileceğiniz, şehrin karmaşasından kurtulup kafa dinleyebileceğiniz bir yer burası.
Turunç'tan dönüşte aklınızda mavi yeşil anılarınızın, burnunuzda çam kokusunun ve yanınızda bir kavanoz Bal'ın olacağına emin olabilirsiniz.
Sevgiyle kalın....
Hüseyin Kaptan'ın Mutfağından:
SOSLU TAVUK
Malzemeler:
1 kg Tavuk Göğsü
1 kaşık Salça
1 Soğan
2-3 diş Sarmısak
2 kaşık Yoğurt
2-3 kaşık Sıvıyağ
Arzuya göre Nane, Kekik, Pul biber, Karabiber, Kimyon, Tuz
Yapılışı:
-Soğanı ve sarmısağı rendeleyin
-Tüm malzemeyi karıştırıp, tavukları bu sos ile harmanlayın, dolapta 2-3 saat bekletin
-Yağsız tavada ya da mangalda tavukları önlü arkalı kızartın.
MAYONEZ SOSLU PATLICAN
Malzemeler:
1 kg Patlıcan
1/2 bardak Mayonez
1/3 bardak Sıvıyağ
7-8 diş Sarmısak
Nane, Tuz
Yapılışı:
-Patlıcanları yuvarlak dilimleyip tuzlu suda bekletin
-Patlıcanları ızgarada ya da fırında pişirin
- Mayonez, sıvıyağ, rendelenmiş sarmısak, tuz ve naneyi karıştırın
-Patlıcanları servis tabağına alıp üzerine bu sosu dökün.
Afiyet olsun.
1 Ekim 2015 Perşembe
Sedir Adası
Gökova körfezinde bulunan Sedir adasını, Kleopatra koyunun o bembeyaz kumlarını, turkuaz mavisi denizini ve tarihi kalıntılarını bilmeyen, bu bölgeye gelip te gitmeyen yoktur.
Ada'ya ulaşmak için, Marmaris'in Çamlık köyünden geçerek köyün iskelesinden kalkan teknelere biniliyor, kısa bir yolculuğun ardından, maviden yeşile, yeşilden turkuaza dönüşen denizi izleyerek ulaşıyorsunuz adaya. Ada, sit alanı kapsamında korunmaya alınmış bir açık hava müzesi, girişte ücret ödüyorsunuz bu nedenle ''Müze Kart''ınız varsa yanınıza almayı sakın unutmayın.
Tekneden indikten sonra zeytin ağaçlarının arasından yürüyerek ulaşılıyor bu küçük koy'a. Ahşap yolun sonuna geldiğinizde müthiş bir manzara karşılıyor sizi, turkuaz mavi, berrak bir deniz, bembeyaz kumlar... sahildeki bir kaç palmiye de eklenince manzaraya tam bir tropik ada havası.
Sedir adasının ilk çağlardaki adı ''Cedrae'', önceleri ada sedir ağaçları ile kaplı olduğu için bu ismi almış ancak günümüzde ada da sedir ağacı kalmamış. Ada maki, zeytin ve çam ağaçları ile kaplı. Doğal güzelliğin yanı sıra ada da Hellenistik ve Roma dönemlerine ait antik tiyatro, agora, kilise ve antik liman kalıntısı bulunmakta, kendinizi denizin büyüsünden kurtarabilirseniz eğer bu kalıntıları da gezebilirsiniz. Ada da yerleşim yok, turistlere hizmet amacı ile sadece bir büfe, duşlar ve kabinler bulunmakta.
Efsaneye göre Romalı komutan Antonius sevgilisi Kleopatra'yı balayı için çok özel bir yere götürmek ister, Kleopatra'nın bir seyahatinde gidip yüzdüğü ve çok beğendiği ancak hiç kum bulunmayan koy'a Kuzey Afrika'dan gemilerle kum getirterek bu muhteşem koyu yaratır, o günden sonra da ''Cedrae'' diye bilinen ''Sedir Adası'', ''Kleopatra Adası'' olarak ta anılır.
Ada, tarihi dokusunun yanında Anadolu'nun hiç bir kıyısında bulunmayan kumları ile dünyanın sayılı bölgelerindendir. Sadece Kızıl deniz de olduğu bilinen bu kum farklı bir yapıya sahip. Ateşte yanıp, sodalı suda çoğalan kristal kumlar, karbonatlı çamurun bir çekirdek etrafında birikmesiyle oluşmuştur.
Plajdaki kumların zaman içinde azalmaya başlaması ve gelen turistler tarafından götürülmesi nedeni ile bu eşsiz plaj devlet tarafından korunma altına alınmış, sürekli güvenlik görevlisi bulunan kumsala girmek ve ziyaretçilerin yanlarında kumları götürmesi yasak. Kumsal bir şerit ile turistlere kapatılmış. Plajın çevresine yapılan ahşap yol'dan denize girebiliyor ve plajın gerisindeki zeytinlik alana konulan ahşap şezlonglarda güneşlenebiliyorsunuz.
Bu bembeyaz kumların denize verdiği eşsiz görüntü eşliğinde turkuaz mavisi koy da yüzmek harika bir duygu, akvaryum gibi berrak denizden çıkmak istemeyeceksiniz.
Her ne kadar gidip görmüş olsanız da bölgeye her gelişinizde bu büyülü ada'yı tekrar görmeyi, Kleopatra'nın yüzdüğü sularda yüzmeyi isteyeceksiniz ve her seferinde tekrar tekrar Ada sizi çağıracak.
Yöresel Yemek Tarifi:
Balık Kavurma
Malzemeler:
400 gr Levrek fileto
3 kaşık Zeytinyağı
10 adet Mantar
1 Domates
2 Yeşil biber
100 gr Arpacık soğan
3 diş Sarımsak
2 kaşık Soya sosu
1 kaşık Tereyağı
Tuz, Karabiber, Kırmızı biber, Kekik
Yapılışı:
-Levrek filetoyu iri küpler halinde kesin
-Arpacık soğan ve sarımsakları soyun, sarımsakları ince kıyın
-Mantarları ikiye bölün, domateslerin kabuğunu soyup küp doğrayın, yeşil biberlerin saplarını keserek kalın doğrayın
-Tavaya zeytin yağını koyarak soğan ve sarımsakları 2-3 dk soteleyin
-Levreği tavaya ekleyip yüksek ateşte soteleyin
-Sırası ile mantar ve yeşil biberi ekleyin ve kavurun soya sosunı ekleyin
-Kendi suyu ile kavurmaya devam ederek domatesi ve baharatları ekleyin
-Levreği bir güveç kabına alıp üzerine ufak doğranmış tereyağını koyun
-200 C ısıtılmış fırında 15 dk pişirip sıcak olarak servis edin.
Afiyet olsun.
4 Eylül 2015 Cuma
Dilek Yarım Adası Milli Parkı
Kuşadası Davutlar da, Samsun dağının Ege denizine doğru uzanan yarım adası ile şekillenmiştir Milli Park. Yemyeşil çam ormanlarının içinde, mavi bayraklı plajları, pırıl pırıl denizi ile harika bir doğaya sahip.
Bitki örtüsü oldukça zengin olan bölgede çok çeşitli bitki ve hayvan türleri bulunmaktadır. Dilek yarımadası ve Büyük Menderes deltasını içeren bölge eşsiz doğası sebebi ile Milli Park olarak ilan edilmiş ve korumaya alınmıştır, bitki örtüsü zenginliği sebebi ile de Avrupa Konseyi tarafından Flora Bio Genetik Rezerv alanı olarak belirlenmiştir. Burada doğal hayat ile o kadar iç içesiniz ki, piknik yaparken yanınıza yanaşan yaban domuzu sürüleri görürseniz sakın şaşırmayın.
Mavi yeşil denizi taşlık olması sebebi ile su çok berrak, pırıl pırıl, sadece ilk koy da kum var, diğer koylar çakıl taşı, denize girdiğiniz zaman dipteki taşları görebiliyorsunuz.
Milli Park'ta halka açık 4 koy bulunmakta; İçmeler, Aydınlık koy, Kavaklı burun ve Karasu, sadece en son ''Kalamaki'' koy'u na giriş yasak, Yunanistan'a ait Samos adası ile neredeyse burun buruna olması sebebi ile sınır ötesi kaçışlara engel olmak için bu bölge kapatılmış.
Milli Park'ın mavi bayraklı plajlarında denize girebilir, şnorkelle dalabilir, kano ile gezebilirsiniz, koylardaki dinlenme ve piknik alanlarından yararlanabilirsiniz, Bölge masmavi denizi ve eşsiz koyları ile gezi teknelerinin de uğrak noktası.
Yarımada yemyeşil yamaçları, görkemli dağları, gizli kalmış kanyonları ile de görülmeye ve gezilmeye değer. Oluklu kanyon trekking için çok uygun, ayrıca bölgede Dağ bisikleti parkuru da bulunmakta. Doğal ortam fotoğraf tutkunları için de sayısız imkan sunuyor.
Yarımada koruma kapsamında olduğundan yapılaşmaya izin verilmiyor, bu nedenle konaklama olanağı yok, günü birlik dinlenme ve piknik alanları mevcut.
Milli parka giderseniz ''Zeus Mağarasına''da uğramadan geçmeyin derim. Milli Parka girmeden, ana yolun hemen solunda yer alıyor mağara, küçük bir patika yoldan ulaşıyorsunuz. Mağara, yeraltı su kaynağının kalkerleri eritmesi sonucunda oluşmuş havuz şeklinde küçük bir obruk. Mağaranın suyu yaz kış 5 C sıcaklıkta, dağdan gelen tatlı su ve denizden gelen tuzlu suyun karışması ile maden suyu haline dönüşmüş.
Özellikle sezonda gelen turistler tarafından sıkça ziyaret edilen mağaranın antik dönemlerden kalma bir de hikayesi var. Efsaneye göre, Gök tanrısı Zeus kardeşi Poseidon'u kızdırdığında, deniz tanrısı Poseidon elindeki üçlü yabasını kaldırarak dalgaları kabartır ve denizi altüst eder, Poseidon'un gazabından kaçan Zeus bu mağaraya sığınarak kardeşinin sakinleşmesini bekler, bu mağarada dinlenip yıkanır ve bu hikayedendir ki mağaranın kutsallığına olan inanış günümüze kadar gelmiş, hatta kutsal olduğu düşüncesi ile mağaranın girişindeki ağaç ve çalılara adak bezleri bağlanmış.
Milli Park el değmemiş mavi yeşil doğası ile doğa ile iç içe tatil geçirmek isteyenler için çok uygun bir yer, sizde sakin ve huzurlu bir gün geçirmek istiyorsanız burası güzel bir alternatif gezi noktası olabilir, ama hafta sonları çok kalabalık olması konusunda sizi şimdiden uyarayım.
Keyifli, huzurlu tatiller...
Yöresel Tatlı:
İncir Uyutması
1 lt Süt
15 adet Kuru İncir
2 kaşık Toz Şeker
Süslemek için Ceviz içi
Yapılışı:
-İncirleri sıcak suda bekletip çok ufak doğrayın
-Sütü şekerle karıştırıp bir taşım kaynatın, ılıması için bekletin (parmağınızı yakmayacak ısıda olacak)
-Süte incirleri ekleyip blendırdan geçirin
-Kaselere koyup ağzını kapatın ve üzerine bir örtü örtüp mayalanması için 2-3 saat bekletin
-Üzerlerini ceviz ile süsleyip buzdolabında soğutun.
Afiyet olsun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)